No.86 - Dünya sokaklarda...

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba kâinat!

Dünyanın en hareketli hafta sonlarından birini geçirdikten sonra tefrikacılarınız “Günaydın,” der. ‘Hareket’ten, Fenerbahçe ve Beşiktaş maçlarındaki tribünal faaliyeti kastetmiyoruz.

Hafta sonunda, Akdeniz’in en güzel kentlerinden, Gaudí’nin memleketi Barcelona’da şenlik vardı dostlar. “Sermaye Avrupası’na karşı – Başka Bir Dünya Mümkün” bayrağı altında insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en büyük gösterilerinden biri gerçekleşti. İnsanlar Avrupa Birliği zirvesini vesile bilmişlerdi bu sefer.

Düzenleyicilerin kendilerinin de her türlü hesabını aşan 300 ilâ 500 bin kişilik bir topluluk (polisin muhafazakâr ve mütevazı hesabına göre ise en az 150 bin kişi), Katalonya Meydanı’ndan (Placa de Catalunya) o güzelim rıhtıma kadar yaklaşık 3 saatte ancak yürüyebildi. Sayısız bayrak ve flamadan oluşan bir ormanın altında kilise temsilcileri, işçiler, sendikacılar, çiftçiler, yeşiller, komünistler, anarşistler, milliyetçiler ve akla gelebilecek hemen her görüşten temsilciler, sınırsız serbest piyasa küreselleşmesine karşı ve küresel adaletten yana olma noktasında birleşiyorlardı. Dönemin nüfus büyüklüklerine oranlandığında, Avrupa’daki 1848 devrimleri sırasında meydana gelen hareketlerden bile daha büyüktü sokak hareketi. Üstelik, İspanyol polisinin üç gün boyunca kesintisiz olarak Fransa sınırından İspanya tarafına akan otobüs ve otomobillerin çoğunu şüphe üzerine geri çevirdiği, ayrıca Barcelona-Real Madrid “derbisi”nin de 100,000 civarında insanı çektiği düşünülürse, “başka bir dünya” hareketinin gerçek büyüklüğü belki daha iyi anlaşılabilir. (Attac hareketi kurucularından Susan George’un, Davos ve Porto Alegre öncesinde Amerikan gençlerine verdiği konferansta: Avrupa’da parmak kadar çocuklar, ana-babalarına Brezilya’ya bir gidiş-dönüş bilet parası içi yalvarıyorlar” derken neyi kasdettiği de belki daha iyi anlaşılabilir.)

Devasa hareketin ikinci bir büyük özelliği de şuydu: Geçmişteki Avrupa Birliği zirvelerinden ve benzeri toplantılardan (özellikle geçen yılki Göteborg zirvesinden) tamamen farklı olarak şiddet olaylarına rastlanmadı. Muazzam kalabalığın toplantıyı bitirmesinden sonra birkaç anarşist grubun başlattığı küçük hareketler, gösterinin barışçı yapısını lekelemedi. (AFP kaynaklı haberin tamamını burada bulabilirsiniz.)

Hafta sonunda, gene olaysız biten bir başka yürüyüş vardı. İstanbul Kadıköy Meydanı’nda Fenerbahçe – Malatyaspor maçı öncesinde toplanan, 700 kişilik bir taraftar topluluğu, “Ulusoy İstifa” pankartı altında stada kadar yürüdü. Taraftarlar, GS – Trabzonspor maçının ertelenmesine tepki gösterme görüşünde birleşiyorlardı. Ellerindeki, Federasyon Başkanı Ulusoy’un fotoğraflarını da yakan topluluk stada geldikten sonra olaysız bir şekilde dağıldı. (Sabah gazetesi kaynaklı haberin tamamını burada bulabilirsiniz.)

Hafta sonu, BBC’nin deyişiyle, Ortadoğu’da “nispeten sakin” geçti. Bu sükûnet içinde iki günde sadece 5 kişinin (dördü Filistinli) ölmesi memnuniyetle karşılandı. BBC, İsrailli ve Filistinli generallerin, Zinni gözetiminde buluştuğunu belirtiyor, ama İsrailli generalleri anlasak da Filistinli ‘generallerin’ kimler olduğunu merak ediyoruz. Filistin’in ordusu da mı vardı?

Çizim: Ateş Gülcügil

ABD Başkan Yardımcısı ve süperşahin Cheney’nin Ortadoğu turu İsrail ve Türkiye ile sona yaklaşıyor. Ancak, talihsizliğe bakınız ki, gezisi boyunca Irak’a müdahale için rıza çıkarmaya çalışan Cheney’nin önüne mütemadiyen İsrail-Filistin sorunu sürülmüş ve bîçare şahin asıl mevzuya gelmekte biraz zorlanmış. Yasemin Çongar, Milliyet gazetesinde, Zinni’nin son dakikada Ortadoğu’ya gönderilmesinin Arap dünyasının gözünü boyamaya yetmediğini belirtiyor. Çongar ayrıca, müdahale için en uygun zamanın Ekim – Kasım ayları olarak belirlendiğini de Amerikalı stratejlerin açıklamalarına dayanarak anlatıyor. Cheney’nin gezisinin zamanlamasının bir felaket olduğunu yazan Eric Margolis de Toronto Sun gazetesinde, Bağdat’ı
‘nuke’lemenin Ortadoğu’nun sorunlarını çözmeyeceğini söylüyor ve “Aslına bakılırsa,” diyor, “Cheney, gezisi sırasında, Ortadoğulular’ın büyük çoğunluğunun Saddam’ın mevcut olmayan nükleer silahlarından ziyade Amerikanınkilerden korktuklarını farkedebilir.” (Bkz. Ağır Teksas aksanıyla konuşan bir Dr. Garipaşk.)

MAKAS ARTIĞI:

F tipi cezaevi uygulamasını proteste etmek için ölüm orucunu sürdürenlerden Doğan Tokmak adlı tutuklu, 30 yaşında öldü. Ölüm oruçlarında ölenlerin sayısı 50’ye ulaştı.

Sayıştay, son raporunda, deprem konutları ihalesinde şeffaflık ilkesinin ihlal edilmiş olduğunu belirtti. Ayrıca, 59 trilyon TL’nin biriktiği Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), Deprem Sigorta Kurumu (DESK) olarak değişti. Ayrıca, bu değişiklikle, özerklikten KİT’e bir dönüşüm öngörüldüğü ve siyasilerin iştihasının kabardığı belirtiliyor. (Cumhuriyet)

Britanya’da, son 5 yılda doğumla gelen formasyon bozukluklarında yüzde 50 artış olduğu belirtildi. Formasyon bozukluklarına, çevre kirliliğiyle beraber bünyeyi canlandıran türden ilaçların ve doğum kontrol haplarının neden olduğu ifade ediliyor. Independent gazetesinin haberine göre, nehirlerdeki erkek balıklar da çevre kirliliği yüzünden dişileşiyorlarmış.

Devamı yarın...